top of page

Krizleri Yönetebilmek

  • Yazarın fotoğrafı: Uzm. Kln. Psk. Merve Çalışkan Gül
    Uzm. Kln. Psk. Merve Çalışkan Gül
  • 26 May 2020
  • 2 dakikada okunur

Kriz, bireyde ve toplumda normalde yaşanandan daha fazla strese neden olan, psikolojik açıdan baskı yaratan durumlardır. Stres yaşamın bir parçasıdır ve günlük yaşamımızda sürekli olarak küçük büyük stres faktörleriyle karşılaşırız. Bunlar işe geç kalmak, sınava yetişememek ya da daha büyük bir stres faktörü olabilir.


Bu durumları küçük ya da büyük birer kriz olarak düşünecek olursak, bizler insan olarak bu kadar stresle ve krizle nasıl baş ediyoruz?

Yaşamımızın erken dönemlerinden yetişkinliğe kadar bu küçük ya da büyük krizlerle yani stres faktörleriyle baş etmek için kendimize özgü teknikler geliştiriyoruz ve bunun sonucunda kendimize özgü bir stresle baş etme mekanizmasına sahip oluyoruz.


Peki stresle baş etmemize ya da krizlere çözüm geliştirmemize yarayan bu mekanizma nasıl oluşuyor?

Mizaç dünyaya geldiğimiz andan itibaren sahip olduğumuz bir parçamız ve doğal olarak bebeklikten itibaren kriz durumlarına verdiğimiz tepkilerde mizacın etkisini görüyoruz. Bunun dışında krize verilen tepkilerde ve kriz karşısında hissedilen duygularda öğrenmenin etkisi büyüktür. Yaşamın erken dönemlerinden ergenliğe doğru ilerlerken, anne, baba ya da bakım verenin kriz durumları karşısında stresini yönetebilmesi ya da yönetememesi, duyguları ve bunları nasıl yansıttığı, kaygı seviyesi, problem çözme becerisi, çaresizlik hissi… tüm bu bileşenler bir çocuğun yaşamının ileri dönemlerinde küçük ya da büyük kriz durumlarına vereceği tepkilerin ve duyguların şekillenmesine katkıda bulunur. Böylece yaşamın ileri dönemlerinde çevresel faktörlerde az ya da çok etkilenmesi mümkün olan kriz yönetiminin temelleri aslında erken yaşlarda atılmış olur.


Yaşam içerisinde karşılaşabileceğimiz krizler ve baş etme teknikleri nelerdir?

Küçük yaşlardan yetişkinlik dönemine kadar karşılaşılabilecek birçok kriz çeşidi vardır. Örnek vermek gerekirse; bir çocuğun oyuncağını kaybetmesi ya da annesini kaybetmesi kriz durumuyken, okul dönemindeki bir çocuğun sınava yetişememesi ya da sınıfta kalması bir kriz durumu olarak değerlendirilebilir, yetişkinlikte ise bir ölüm haberi, trafik kazası ya da işini kaybetmek aynı etkiyi yaratabilir. Bunun yanında sayılabilecek küçük krizlerde vardır (otobüsü kaçırmak, kalabalık bir topluluğa sunum yapacak olmak, genel maddi kaygılar) ve küçük yaşam krizleri (olayları) çok fazla üst üste geldiğinde baş etme mekanizması yeterli olmayan bireyde büyük hasara neden olabilir.


Her bireyin krizi yönetme şekli farklıdır; mizaç, öğrenme, çevre ve daha birçok faktörden etkilenir. Derin nefes alıp vermek, problemi somut hale getirmek (yazıya dökmek ya da resmini yapmak), çözümleri tablo haline getirmek, dua etmek… gibi rahatlama teknikleri krizi çözümlemede yardımcı olabilir.


Ancak bazı kriz durumları vardır ki bildiğimiz teknikler işe yaramaz hale gelir. Kişi krizi yaşadığı anda bunu görecek, fark edecek durumda olmasa da aslında her kriz bizi yeni baş etme yöntemleri geliştirmeye zorlar hatta mecbur bırakır. Bu sayede gelişiriz, büyürüz ve strese bağışıklık kazanmaya başlarız.


Kriz durumundaki birey yavaş yavaş hayatın normal akışına döner. Bunu söylememin sebebi bir trafik kazasında hissettiğimiz zamanın yavaşlaması durumunu ve bütün ayrıntıları hatırlıyor oluşumuzu kriz durumlarında da yaşarız. Zaman adeta geçmez ve biz bütün detayları tek tek zihnimizde belki defalarca tekrarlarız, zihnimiz durumu normalleştirmeye, sindirmeye çalışır. Hayat normal akışına döner ancak bu olması gerekenden uzun bir süreyse, her şey normale döndüğü halde kişi normale dönemiyorsa, zihni hala krize sebep olan zaman diliminde yaşıyorsa ve bedensel semptomlar gösteriyorsa maalesef krizi yönetebildiğini ve atlatabildiğini söyleyemeyiz. Bu noktada profesyonel bir destek alıyor olmak bireyin kriz sonrası yaşamını daha sağlıklı ve verimli bir şekilde geçirmesine katkı sağlayacaktır.


Psk. Merve Çalışkan

 
 
 

Comments


bottom of page