
"Benim için tam bir travmaydı”, “Bende travma oldu”, “Travmatik bir olay”, “Travma yaşadım”
Bu cümleleri artık günlük hayatımızda sık sık duyuyoruz. Travma kelimesini günlük olarak büyük stres yaşadığımız durumlar/zamanlar için kullanıyoruz.
Terim olarak travma, kişiyi korku, dehşet ve çaresizlik içinde bırakan, kişinin “iyiyim, güvendeyim” gibi temel kabullerini zedeleyen, insanın ruhsal ve bedensel bütünlüğünü tehdit eden olaylardır. Şiddet, kazalar, ayrılık, iş kaybı, hastalık, tecavüz bireysel travma iken, savaş, göç, doğal afet, salgın gibi durumlar da toplumsal travma sınıfına girer. Yaşama, vücut bütünlüğüne, sevdiklerimize, inançlarımıza karşı olan bir tehdit algısı var ise orada travmatik yaşantıdan bahsedebiliriz.
Zorlayıcı olaylara olduğu gibi travmalara da stres tepkileri veririz. Bu stres tepkilerini şu şekilde gruplandırabiliriz:
Fiziksel tepkiler: Mide bulantısı, baş ağrısı, kalp çarpıntısı, yorgunluk
Duygusal tepkiler: Kaygı, panik, öfke, üzüntü, suçluluk, hayal kırıklığı
Davranışsal tepkiler: Hareketlilik, isteksizlik, kolay irkilmek, ani tepki vermek, iştah düzensizliği
Bilişsel tepkiler: Kabus görmek, dikkatsizlik, unutkanlık, sorun çözememek, uykuların bozulması
Bu tepkilerin hepsi normal olarak kabul edilir. Ancak travmatik yaşantının üzerinden üç ay geçmiş ve bu tepkileri bir ayı aşkın süredir yaşıyorsanız ve bu durum günlük işlerinizi, ilişkilerinizi etkilemeye başladıysa bir uzmandan yardım almanız iyi olacaktır.
Psk. Ayza Sekizkardeş
Comments